Sağlıklı yaşam dediğimizde aklımıza gelen şey brokoli yemek ve haftanın her günü saatlerce spor yapmak değildir. Sağlıklı yaşam sizin vücut ritminize en uygun şekilde yaşamanız ve beslenmenizdir. Vücudunuzu sizden iyi kimse tanıyamayacağı gerçeği unutulmamalıdır. Kendinizi iyi hissetmediğinizde vücudunuz size gerekli sinyalleri yollayacaktır. Bu sinyalleri doğru algılayıp, doktorunuza belirtmelisiniz.
Kent hayatının birçok artısı olduğu gibi, eksisi de vardır. Çevre kirliliği, fast food, alkol tüketimi, hızlı yeme ve içme gibi sebeplerden ötürü zaman zaman sorunlar yaşarız. Fast food tarzı beslenme obeziteye, alkol tüketimi karaciğer yetmezliğine, çevre kirliliği ise solunum yollarında hasara yol açar. Sağlıklı beslenebilmek için öncelikle sağlıklı gıdalara ihtiyacımız var. Gdo’lu gıdalar şu sıralar gündemi meşgul eden konular arasında.
Çin’de hava kirliliğinden ötürü insanlar sokağa çıkarken maske takmak zorunda kalıyorlar. Fabrika atıkları nedeniyle Çin tarihinin en büyük çevre felaketini yaşıyor. Nehirler zehirli sulara dönüşürken, bir yılda 75 bin kişinin hava kirliliği sebebiyle hayatını kaybettiği gerçeğiyle yüzleşiyoruz.
Artık “survivor”, televizyonda yayınlanan bir program olmaktan çıkarak günlük hayatımıza yansıdı. Hepimiz hayatta kalma mücadelesi veriyoruz. Bu mücadeleyi verirken çevre kirliliği ve doğal kaynakların kullanımı konuları da oldukça önemli yer tutuyor.
Çok sık duyduğumuz bir söz vardır: “30 yaşına kadar sen vücuduna bak, 30 yaşından sonra vücudun sana baksın.” Bu söz sağlıklı beslenmeyi özetler. Sağlıklı beslenerek ve spor yaparak vücudunuza yatırım yapın. Bu yatırım size ilerleyen yaşlarda faiziyle dönecektir.